Birlik ve Dayanışma, Sendikası MYK üyesi, Genel Hukuk ve Mevzuat Sekreteri Dr. Çağlar Özen, yaptığı açıklamada, " Mersin İl Sağlık Müdürlüğü, Anayasal haklarımızı kullanmamızla ilgili ne yazık ki çok kötü bir sınav vermiştir. Hukuksuz ve yıldırmaya yönelik baskıcı tavırları devam etmektedir. Hatırlatmak isteriz ki Birlik ve Dayanışma Sendikası olarak bir yılı aşkın süredir yoğunlaştırdığımız iş bırakma eylemleri nedeniyle üyelerimize verilen cezalarla ilgili onlarca dava açtık ve hepsini kazandık. Mahkemeler bunun anayasal bir hak olduğunu onaylayarak bizleri haklı buldu. Hatta Bakanlığın Anayasal hakları çiğneyen, kanunsuz emir niteliğinde olan,  illere göndermiş olduğu, sendikal eylemlere yönelik hasmane tavrını konu alan işlemine karşı Danıştay'da açtığımız dava içeriğine yönelik Danıştay raportörünün hazırladığı raporda, '' sağlık hizmetinde görevli personelin bağlı bulunduğu sendikaların önceden ilan edilmek suretiyle aldıkları eylem kararı üzerine, idarenin, yaşanabilecek mağduriyetlerin ve aksamaların önlenmesi ve telafisi konusunda tedbir alabileceği belirtilmiştir. Küresel salgının ülkemizde kontrol altına alındığı ve bu konuda birçok kısıtlamaya son verildiği de göz önüne alındığında, dava konusu yazıyla, sendikaya üye kişileri, çıkarlarını savunmak amacıyla yapacakları meşru eylem günlerine katılmayı engelleyecek şekilde disiplin cezası yaptırımı uygulanması yönündeki dava konusu yazıyla, Anayasa'nın 51. maddesinin ihlal edildiği ve öngörülen yaptırımın demokratik bir toplumda gerekli olmadığı sonucuna varılmıştır." şeklinde karar vermiştir." dedi.

"Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğu unutulmamalıdır"

Dr. Çağlar Özen yaptığı açıklamanın devamında, Mersin İl Sağlık Müdürlüğü'nün Anayasa'nın 51. Maddesi'nin ihlal edildiğinin bilinmesine karşın, ısrarla soruşturma açıp ceza vermesi hakkında konuştu. Özen, "Mersin İl Sağlık Müdürlüğü'nün, bütün bunları bilmesine karşın, ısrarla soruşturma açıp ceza vermesi, yukarıda sözü gecen Danıştay raportörünün görüşünde belirttiği Anayasa'ya ve Kanunlara açıkça aykırı olan Bakanlığın kanunsuz emrinin yerel idarecilere uygulandığını açıkça göstermektedir. Unutulmamalıdır ki kanuna aykırı emir uygulanmaz. Uygulayan ve kanunsuz emri verenler hakkında da ayrıca Danıştay davası sonuçlandığında hem adli hem idari yönden davalar açılacaktır. Nitekim bu yapılan hukuksuzluk ve baskıya karşı savaşımız sadece dava açıp kazanmak şeklinde olmayacaktır. Bilinmelidir ki; Anayasa ve hukuku çiğneyenler hakkında anayasaya karşı geldikleri ve görevi kötüye kullandıkları gerekçesiyle suç duyurusunda bulunacağız. Oluşturdukları kamu zararının kendilerine rücu etmesi için elimizden geleni yapacağız. Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğu unutulmamalıdır." diye konuştu.